5 Kasım 2014 Çarşamba

LED: Yaratıcı Sektörün Yeni Oyuncagı

Led ışıklar yaratıcı ellerde bambaşka anlamlara bürünüyor.
Led ışıklar son zamanlarda sanatta, reklamcılıkta, tasarımda ve daha sayamadığımız birçok alanda yaratıcılığa ışık tutan eski teknolojilerden biri. Bu basit ama çok işlevli teknoloji hem oldukça estetik görünmesi hem de istediğiniz forma sokabilmeniz sebebiyle yaratıcıların sıklıkla başvurduğu bir yöntem haline geldi.
Pazarlama sektörü kendine bu oyuncakla birlikte yeni yollar geliştirirken otomotivin de bu konuda başı çektiğini söyleyebiliriz. 
Citroen’in çok yakın zamanda led ışıklar kullanarak, ışıklı graffiti tekniğiyle hazırladığı haberi şuradan hatırlarız. Marka yeni modelindeki led Xenon teknolojisini anlatmak için Paris sokaklarında bizi görsel bir şölene çıkarmıştı.

Yine 2009’da Ford’un yeni reklam filminde, Mazda ile aynı zamanda aynı segmentteki aracı için, Mazda ile aynı teknolojiyi kullanarak bir film çekmişti. Işıklı graffiti tekniği ile çekilen filmlerde yine led teknolojisinden yararlanılması aslında bu trendin çok da yeni olmadığını gösteriyor.

Özellikle tasarım dünyasına yepyeni bir bakış açısı getiren bu teknolojiyle birlikte günlük hayatımızdaki objelere de yeni bir gözle bakar hale geldik.
Germán González Garrido’nun tasarımı ev yapımı ışıklı salıncak ya da Höweler + Yoon mimarlık firmasının tasarımı olan, sallandığınızda renk değiştiren salıncaklar da bunlardan yalnızca birkaçı.

Marketten alabileceğiniz malzemelerle yapılabilen bu bukalemum ceket dokunduğu eşyayın rengine dönüşüyor. Bunu da led ışıklar sayesinde gerçekleştiriyor.


Tasarım, otomotiv derken modern sanatta da led ışıkların boya, gökyüzünün tuval olarak kullanıldığı örneklere sıklıkla rastlıyoruz.
Işıkla gökyüzüne yazı yazmaki resim yapmak artık çok da yabancı olmadığımız projelerden. Bunu bir de yeni nesil teknolojik oyuncak Drone’larla birleştirdiğinizde ortaya enfes görüntüler çıkıyor.
Ars Electronica Futurelab için hazırlanan Spaxels işini şuradan hatırlarız. Proje droneları led ışıklarla kaplayıp gökyüzünde çeşitli çizimler yaptırdıktan sonra görüntülerin 8 kat hızlandırılmasıyla oluşturulmuştu.

Bazı sanatçılar ise hiç o kadar teknolojik gitmeyip, çocukluğumuzun en masum eğlencelerine yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Fransız sanatçı Francois Beaurain de onlardan biri.
Sanatçının led ışıklar ve uçurtmaları kullanarak time-lapse tekniğiyle ürettiği fotoğraflar adea dijital ortamdan çıkmışçasına kusursuz.


Tabi yaratıcı sektörün oyuncağı diyince reklamcılığı da bu işin içine dahil etmemek olmaz.
Nike’ın yine led ışıklar ve hareket sensörleriyle oluşturduğu interaktif saha, oyuncuların hareketlerini kaydederek performanslarını raporlama imkanı sağlamıştı.


Led ışıklar aslında bizim için en temelde çocukluğumuzdaki ışıklı ayakkabılar anlamına gelse de yeni nesil, teknolojik ve tasarımsal gelişmeler sayesinde bu teknolojiyle çok daha yaratıcı yollardan yakınlaşacak gibi görünüyor. 
Haber manşet görseli: instructables.com
Kaynak : bigumigu.com // Didar Zeytun


25 Şubat 2014 Salı

Gelecegi Yeniden Yazan Site '' Oblogi.com ''

Bu yazımızda Sosyal Panda okuyucuları için Oblogi.com u sizlere tanıtacağız. 
OBLOGİ NEDİR ?
Oblogi dünyanın ilk web 3.0 tabanlı akıllı sosyal ağ teknolojisidir. Barındırdıkları özellikler ve yarattığı yeni ekonomik, sosyal ve teknolojik yapı ile sadece sosyalleşmek için değil, para kazanmak, kendinizi geliştirmek, daha önce sahip olmadığınız fırsatlara sahip olmak, ihtiyaçlarınızı çok daha eğlenceli şekilde karşılamak ve özgürleşmek amacıyla yaratılmıştır. Oblogi idealist bir teknolojidir. Tüm mimarisi eşi benzeri görülmemiş yeni bir semantik ağ oluşturarak, birçok kavram ve yapıyı dünyada daha önce hiçbir teknolojinin yapamadığı kadar anlamlı bir şekilde birleştirmiş, böylece internetin en gelişmiş versiyonu olan web 3.0’a geçiş yapmış, kullanıcılarına en çok avantaj sağlamayı hedefleyen yapıyı dizayn etmiştir.

İnternet daha henüz ortaya çıkarken web 3.0 geldiğinde, dünyanın hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağından, her şeyi tek bir çatı altında toplamaya başlayacak ve kullanıcılarına hayatın her alanında daha önce sahip olmadıkları avantajlar sunacak bu yapının, tüm dünyayı paylaşmaya, özgürleşmeye, güzel şeyler yapmaya doğru götüreceğinden bahsediliyordu.
Web 2.0 yapısı, hatta sosyal ağları bile, her biri tek yada birkaç alanda, birbirinden bağımsız özellikler ve hizmetler sundular. Alışveriş için bir siteye, blog yazıları için başka bir siteye, arama yapmak için bir başka siteye, sosyalleşmek için bir başka siteye, pazarlama yapmak için yine başka bir siteye, kısacası her şeyi yapmak için bir yada birden fazla siteye girip, her birinde ayrı ayrı hesaplar açarken, bir servisi kullanmanın diğer bir serviste sağladığı hiçbir bağdaşık avantaj bulunmuyordu.
Şimdi yeni bir boyutta olduğunuzu hayal edin.
 Sinirlisiniz, mutlu bir insanla tanışmak istiyorsunuz. Bir tuşa basıyorsunuz. Görüntülü, sesli ve yazılı olarak sizinle şu anda konuşmak isteyenlerin yer aldığı, profil özelliklerini de anında görebildiğiniz bir liste karşınıza çıkıyor. Artık sinirli olmayı unutabilirsiniz.
Bu Oblogi’nin özelliklerinden O-moody idi. Oblogi’nin sadece sosyalleşmek amacıyla kullanılacağını düşünmeyin. O-moody özelliği ve Oblogi’nin diğer yapılarının birleşimi ile bu özellik bile çok farklı alanlarda kullanılabilecek. Danışmanlık, meslek, hobi, felsefe sohbetleri, canlı ders verebilme ve daha birçok alanda O-moody kullanılabilecek. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna, artık tüm dünya aynı anda birbiriyle iletişimde, yazılı, sesli ve görüntülü chat imkanına sahip olmakla kalmayacak, aynı zamanda para kazanılabilecek. Oblogi sunduğu yeni ekonomik yapı ile son dönemde gözde hale gelen dijital para birimlerinin sosyal ağlarla ve dünyayla aynı anda entegre edilmiş olan ilkini de sunuyor.

O-coin!

O-coin 2060’a kadar 1 milyar adet üretilecek, alınıp satılabilecek, kazanılabilecek, ihtiyaçlarınızı giderirken kullanılabilecek, girişimciliğe destek verecek ve aynı zamanda dünyayı güzelleştirecek işlerde kullanılacak yeni bir dijital para birimidir. Dünyada şu an en değerli olan paranın bir dijital para olduğunu söyleyebildiğimiz, bu konuda ekonomistlerin ve finansçıların bile şaşkınlığa uğradığı günümüzde, artık dünyanın ilk web 3.0 dijital para biriminin de doğma vakti gelmiştir.
O-coin’in yapısını biraz daha detaylı anlatmak gerekirse O-coin sadece Oblogi’de görevler tamamladıkça kazanılmaz. Kullanıcılarla etkileşime geçmeniz, paylaşımlarınızın beğenilmesi, paylaşılması, farklı servislerimizin kullanımı ve hatta yerel dünyada bile kazanılabilir. Ayrıca dünyayı güzelleştirecek fikirlere sahip olan girişimciler ve mucitler için de O-coin eşsiz bir fırsattır. Çünkü fikriniz 
değerli bir fikirse kullanıcılar tarafından verilen oylar sonucunda Oblogi size O-coin yatırımları yapar, O-coin’lerinizi girişiminizi ortaya çıkarmakta ve büyütmekte kullanabilirsiniz.
O-coin’in ekonomik algoritması, bir yandan O-coin’in değerinin günden güne artmasını, bir yandan dünyanın güzelleşmesine hizmet etmesi, bir yandan herkese ekonomik özgürlüğe ulaşabilme fırsatı sunulabilmesi, bir yandan da dünyanın gelmiş geçmiş en faydalı ekonomik yapısını kurup, insanlığın birbiriyle dostluk ve dayanışma içinde dünyanın sorunlarını çözmeye başlaması için tasarlanmıştır.
Bu yüzden O-coin Akreditasyonu verdiğimiz ve O-coin kazanabildiğiniz tüm yerel ve dijital platformlar, esas olarak dünyaya değer katmalıdır ya da başlı başına bir sosyal sorumluluk girişimi olmalıdır.
Oblogi’yi kullan, platformlarımızdan O-coin kazan, O-coin’inlerini kullan yada sat, özgürleş, hiçbir yerde sahip olamayacağın fırsatlara sahip ol ve sadece kendi dünyanı değil herkesin dünyasını güzelleştir.
Oblogi ile daha önce yaptığınız şeyleri yaparken para kazanırsınız. Örneğin Oblogi’de sosyal ağ profilinizde gösterdiğiniz reklamlardan para kazanırsınız ve hangi reklamları paylaşacağınızı siz belirlersiniz. Zaten bir sosyal ağ kullanıyorsanız, neden para kazandıranında olmayasınız?

Oblogi’nin tek avantajı para kazandırmak da değildir. Oblogi sadece ekonomik yapılar üzerine kurulmak yerine adım adım tüm dünyayı güzelleştirme hedefiyle ilerlediğinden yapıtaşları çok geniştir ve sürekli olarak gelişmeye devam edecektir.

WEB 3.0′A DOĞRU

O-coin: Oblogi’de ve akreditasyon platformlarımızda kazanılan, alınıp satılabilen, yatırım aracı olarak da kullanılabilen Oblogi’nin dijital para birimi.
O-moody: Ruh halinize göre arkadaş bulabileceğiniz, görüntülü, sesli, yazılı chat yapabileceğiniz sosyal platform.
O-ads: Oblogi’deki profilinizde reklamlar paylaşmanızı, paylaştığınız reklamlardan tıklama başına ve gösterim başına para kazanmanızı sağlayan, böylece reklam verene de içeriğin içerisine gömülü sosyal reklam yapabilme olanağı tanıyan dijital reklam platformu.
O-trends: Oblogi’deki verilere dayalı olarak, dünyada, şehir şehir, bölge bölge, nelerin trend olduğunu gösteren, büyük veriye dayalı istatistiksel paneliyle, tüm araştırma şirketleri, gündem takipçileri, kurumlar, yatırımcılar, ekonomistler, pazarlamacılar ve hemen hemen tüm kullanıcı ihtiyaçlarına göre gelişecek, sadece hangi kelimelerin daha çok konuşulduğunu değil, semantik yapısıyla çok daha anlaşılır ve detaylı veriler sunabilen ayrıcalıklı bir trend takip aracı.
O-media: Kategori ve ülke bazlı olarak tüm medya organlarını tek bir yerden takip edebildiğiniz, istediğiniz alanlarda, tüm medya organlarının feedlerine tek bir yerden çok daha avantajlı bir yapıyla ulaşabildiğiniz, kategorileri kişiselleştirebildiğiniz ve özel yapıları sayesinde en doğru habere en hızlı ulaşabildiğiniz medya platformu.
O-commerce: Herkesin kendi e-ticaret sitesini Oblogi içerisinde kolaylıkla açabildiği, reklam,depolama, kargo gibi profesyonel yapılanma gerektiren alanların, özel sistemimiz sayesinde kolaylıkla çözüme ulaştırılıp, tüm dünyanın kolaylıkla internette ticaret yapabilmesini sağlayacak platform. Hiç bütçesi olmayan kullanıcıların bile ilk günden itibaren kolaylıkla para kazanabilmesine olanak tanıyacak yapı. Aynı zamanda dünyada hiçbir yerde olmayan birçok ürünün sergileneceği, özellikle ikinci el gibi pazarları da büyütecek e-ticaret sistemi.
O-vents: Dünyada ilk defa sosyal ağların yerel dünyayla da tamamen birleştirildiği inovasyon. Özel etkinlikler ve partnerlikler ile, organizasyonlarımızda O-coin/para ve ödüller kazanabileceğiniz, daha birçok ayrıcalığa sahip olacağınız, bu etkinliklerin dijital ortamlar dışında sokağı da kapsayacağı ilk platform.
O-guild: Kullanıcıların loncalar altında birleşip, beraber görevler gerçekleştirip, güçlendikçe, ayrıcalıklara sahip olacağı, birçok dolaylı ve direkt fayda sağlayacak, birlik içerisinde kullanıcıların tek tek sağlayacağı avantajlardan çok daha üstün avantajlara sahip olacağı yapı. O-guild sayesinde meslek loncaları, düşünce loncaları, sosyal sorumluluk loncaları, girişimcilik loncaları, sanat loncaları gibi birçok lonca doğacak, diğer sosyal ağlarda bulunan grup yapısından çok daha farklı bir yapıda kullanıcılar dayanışma ve ortak amaçlar altında, Oblogi’nin sağladığı avantajları maksimize etme fırsatı bulacaklardır.
O-code: Dünyanın gelmiş geçmiş en yararlı kod havuzunu sunmayı amaçlayan O-code, performansa, adaptabiliteye ve daha birçok anlamlı kavrama göre kodların kullananlar tarafından oylanmasını sağlayacak, herkesin ücretli ya da ücretsiz olarak kodlarını paylaşmasına izin verecek, kategoriler ve alt kategoriler halinde tüm yazılım dillerini ve fonksiyonları gruplayacak, böylece yazılımcılara en hızlı ve en güvenli şekilde aradıkları kodu bulma olanağı verecek, dünyanın teknolojik büyüme hızını, dayanışmaya olanak tanıyan semantik yapısıyla destekleyecektir. O-code birçok yazılımcı ve şirket için büyük bir gelir kapısı da olacaktır. Açık kaynak kodlu yazılımlar ise oyunlaştırma ile teşvik edilecek, açık kaynak kod paylaşanlar da ücretsiz paylaşsalar da, rozetler, hediyeler, O-coinler ve dolaylı olarak para kazanabileceklerdir.
O-apps: O-code’un sağladığı avantajlardan yararlanarak, tüm dünyaya yeni uygulamalar katacak olan O-apps yapısı, Oblogi için yazılım geliştirmek isteyen yazılımcılara hem ayrıcalıklı avantajlar sunacak ve para kazandıracak, hem de Oblogi’nin sonsuz bir servis ve hizmet ağı yaratmasına olanak tanıyacaktır.
O-learning: Oblogi’nin online eğitim sistemi O-learning’de isteyen tüm kullanıcılar kurs, webinar ve ders bazlı olarak eğitimler yükleyebilir, O-coin karşılığında ya da ücretsiz olarak eğitimlerinin kullanılmasını sağlayabilirler. Ücretsiz olarak eğitimlerini yayınlayan kullanıcılar, yine Oblogi’nin oyunlaştırma mekanizması içerisinde yer aldıklarından, rozetler, hediyeler ve O-coinler kazanabilirler.
O-funding: Bir fikri, projesi olan tüm girişimciler ve sosyal sorumluluk kampanyası yaratmak isteyen tüm aktivistler için yaratılmış O-funding ile anında projenizi tanıtıp Oblogi kullanıcılarından destek toplamaya başlayabilirsiniz. Ayrıca yine Oblogi kullanıcılarının oylaması ile, projeniz dünyayı çok güzelleştirecek bir klasmana girdiği sürece, Oblogi’den direk olarak O-coin yatırımı alabilme fırsatına da O-funding aracılığı ile kavuşabileceksiniz.
O-sourcing: Hayatın hangi alanında hizmete ihtiyacınız olursa olsun, O-sourcing’de aradığınız profesyönel hizmeti, hizmeti veren kişinin bundan önce yaptığı işleri, iş tamamlama oranını, kullanıcı memnuniyeti ile ilgili istatistiklerini de görerek alabilirsiniz. Yazılımdan tasarıma, ev temizliğinden danışmanlık hizmetlerine kadar, her türlü hizmeti O-coin karşılığında alabileceğiniz bu platform ile, artık en güvenilir hizmete, kazandığınız, biriktirdiğiniz O-coinler ile, sorunsuz ulaşabileceksiniz. Ya da dilerseniz siz de O-sourcing de hizmet satarak, kendinize bir ek gelir kaynağı daha yaratabileceksiniz.
O-team: Oblogi’nin gönüllülerden oluşan dev kadrosu O-team, yazılım, tasarım, iletişim, medya-prodüksiyon, pazarlama, koordinasyon, finans gibi birçok farklı alanı kapsıyor olup, Oblogi’yi birlikte geliştirdiğimiz, etkinlikler, eğitimler ve O-team üyelerine sağladığımız ayrıcalıklarla, Oblogi dünyasının günden güne daha güzel bir dünya yaratabilmesi için kurulmuş, gerçek dayanışmanın resmidir.


O-Team Oyunlaştırma


Çocukken başladığımız oyun serüvenimiz bizler büyüdükçe yerini başka şeylere bıraktı. Özellikle internetin hayatımıza girmesiyle, farkında olmadan oynayabileceğimiz yeni bölgeler kurar olduk. Kendimizi ifade ediş biçimimiz nasıl değiştiyse, oyun kavramının hayatımızdaki yeri de öyle değişti.
Okumayı söken öğrencilere takılan kırmızı kurdelanın yerini rozetler, tabağımızdaki yemeği bitirdiğimizde verilen ödüllerin yerini puanlar aldı.
Oyun mantığındaki değişimi, O-team’in yaratıcılığı ile birleştirerek Oyunlaştırma Ekibi‘ni kurmaya karar verdik. Oblogi’nin gelişimine katkı sağlayan herkes bizim için ayrı bir değer taşıyor. Biz bu değerden yola çıkarak bebeğimiz gibi baktığımız Oblogi’ye gönül vermiş herkesin, katmış olduğu değerin karşılığını eğlenceli bir şekilde geri alabileceği bir sistem oluşturacağız. Bireysel ve ekip çalışmaları ile gerçekleştirilen görevler ile puanlar, rozetler ve O-coin’ler kazanabilecek olan O-team üyeleri bu model sayesinde eğlenirken öğrenecek, öğrenirkende yeni insanlarla tanışabilecek. Oyun sisteminin mantığında yer alan rekabet duygusunu ortaya çıkaracak olan sistemde O-team üyeleri arasındaki tatlı çekişmeleri hep birlikte görebileceğiz.
O-team bu sayede dünya üzerinde ilklere imza atmış topluluklardan biri olacak.
O-team içerisinde uygulanacak olan Oyunlaştırma sistemini O-team’in uzmanlığı ile hep birlikte kuracağız. Eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma örneği sonucunda ortaya çıkacak olan O-team Oyunlaştırma Sistemi, Oblogi’nin gönüllü kadrosunun uzmanlığını sergilediği güzel bir örnek olup yaratıcılığıyla farklılığını ortaya koyacak.
Eğer bir O-team üyesi değilsen “acaba ben de başvurabilir miyim?” diye sorabilirsin ve elbette sen de başvurabilirsin çünkü seninle oyunumuz daha büyük! Oyunlaştırma ekibimize katılarak bu sistemin gerçekten bir parçası olmak istiyorsan lütfen formu doldur.
Oyunlaştırma Ekibi’nde Yazılımcı, Tasarımcı, Hikayeci ve O-yuncu olarak yer alabilirsin!
Yazılımcı: Hayali gerçeğe dönüştürecek. Frontend, backend yazılımlarını yapacak. O-yuncular ile mimariyi kuracak, tasarımcılar ile arayüz konusunda çalışacak ve hikayecilerden metinlerini alarak sistemi oluşturacaklar.
Tasarımcı: Oyun mimarisinin uygulanacak olan sistem içerisinde görsel içeriklerini hazırlayarak yaratıcılığın sınırlarını zorlayacaklar. Bu noktada Yazılımcılar ve O-yuncular ile birlikte çalışacaklar.
Hikayeciler: Hayal gücünün sınırlarını zorlayacaklar! Sistem içerisinde bulunan editöryal çalışmaların metin yazarlığını yapacaklar. O-yuncular ile paslaşarak çalışacak, rozetlere ve görevlere hikayeler yazarak sistemi eğlenceli hale getirecekler.
O-yuncular: Oyun mimarisini kurarak , kuralları belirleyecekler. Ar-ge çalışmaları yaparak Hikayeciler, Tasarımcılar ve Yazılımcıların tam ortasında kritik bir göreve sahip olacaklar.
Artık saklambaç oynamıyoruz! 


Orçun Çakır

Kemal Kılıçdaroglu'nun Ses Kaydıyla Sosyal Medya Çalkalandı.

Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ses kaydı sosyal medyayı salladı. Tamamı montaj olan bu konuşma kafaları karıştırdı. İşte o kayıt. 

Orçun Çakır

Yeni Trend Hocam.com


Sürekli gelişen kendini yenileyen yani medya kavramıyla globalleşen dünyada insanların birbiriyle olan iletişim şekli de sürekli değişiyor.Teknolojinin gittikçe daha fazla gelişmesiyle insanlar sosyal medyada birçok farklı hesap sayesinde istediği an istediği kişiyle kolayca iletişime geçebiliyor.Bu hesap türlerinden biriside “Hocam.com”. “Bazıları sosyal sever.” sloganıyla büyük ilgi toplayan “Hocam” sadece üniversite öğrencilerinin Tc kimlik numaralarını vererek üye olabildiği sosyal medyada kullanımı gittikçe yaygınlaşan bir hesap türüdür. Detaylı bir araştırma sonucu sizin hesabı kullanmanıza izin veriliyor bu demek oluyor ki asla sahte hesaplar bulunmuyor. Kullanımı çok kolay ve eğlenceli olan bu site aynı zamanda sizin etkinlikleri takip etmenize, oyunlar oynamanıza, fotoğraf –video paylaşmanıza ve arkadaşlarınızla sohbet etmenize olanak tanıyor. Ayrıca istediğiniz zaman Facebook hesabınızı Hocam’a entegre edebiliyorsunuz bu sayede arkadaşlarınız sizi takip edebiliyor. Hocam hesabınızda profilinize kim kaç kere ne zaman bakmış görebiliyor “Düşeş” butonu sayesinde farklı insanlarla tanışabiliyorsunuz. Aynı zamanda Türkiye’de bulunan bütün üniversitelerin online üyelerini görebiliyor merak ettiğiniz sorular hakkında fikir alışverişi yapıp hocalar hakkında bilgi edinebiliyorsunuz.”Hocalarım” bölümünden öğrencilerin hocalar hakkındaki fikirlerini görebiliyor ve yorum bırakabiliyorsunuz. Forumlara katılmanız ve test çözmenizde diğer sitelerden ayıran başka bir özelliği olarak öğrencilerin ilgisini çekiyor. Binlerce öğrencinin kullandığı site gittikçe adını daha fazla duyuruyor. Ayrıca kimlik numaranızla sizin hesabınızı kontrol etmesi güven konusunda da içinizi ferahlatıyor. Kullandıkça daha ayrıntılı öğrenebileceğiniz ve birçok seçeneğin bulunduğu hesapta eğlenceli anlar sizi bekliyor.


Gökçe Özcan

26 Ocak 2014 Pazar

Geleneksel Medya ve Sosyal Medya Arasında Farklar

İletişim Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin başına bela olan medya derslerinin birinci ayağı olan sosyal medya ve geleneksel medya üzerine hazırlamış olduğumuz makalemizi iftihar ile sunarız.


Geleneksel Medya

Geleneksel medya; Geleneksel, yani yazılı ve görsel basın (Gazeteler, Dergiler, Televizyon), olayların bu kanallar vasıtasıyla insanlara haber olarak duyurulduğu ve bu yolla iletişim kurulan bir ortamıdır. Bu yayın organları genel olarak tek yönlü bir iletişim sürdüren yani bir nevi propaganda yapan ve gerek yayınlanan içeriğin, gerekse yapılan reklam ve duyurularının tam olarak hangi kitleye, nasıl ulaştığını ve bu çalışmaların sonuçlarını ölçümleyemeyip, sonuçlarını analiz edemeyen bir yapıdadırlar.


Geleneksel medyada birey olarak sadece tüketiciyizdir. Medya içeriğini(Haber, Eğlence, Görüntü gibi)üretenler, bize tüketmek üzere bunları sunarlar ve karşılığında biz bunları tüketir ve yorum yapamaz, içerik üzerinde değişiklik yapamaz ve yayınlayamayız. Direkt olarak bağlantımız yoktur ve üretenler ve tüketiciler farklı kişilerdir.

Geleneksel Medyaya, Kitle iletişim araçları dememizde çok yanlış olur, çünkü artık kitle iletişim aracı vazifesini üstlenen bilgisiyar bir sosyal medya kanadı olarak karşımızdadır, yani geleneksel medya sosyal medya öncesinde bizim karşımıza çıkmış medya organlarıdır.


Geleneksel Medyanın Özellikleri

1. Geleneksel Medyanın yayın organları çok büyük kitleleri kapsamaktadır.
2. Tek taraflı medyadır. (Sadece Yayın)
3. Maliyeti yüksektir.
4. Sonuç her zaman için daha net olur.

Yeni Medya (Sosyal Medya)
Yeni Medya; gelişen bilgisayar, Internet ve mobil teknolojisi ile ortaya çıkan, kullanıcıların zamandan ve mekandan bağımsız bir şekilde interaktif olarak etkileşimde bulundukları sanal medya ortamıdır. Geleneksel medya dediğimiz, yazılı ve görsel basında yani gazete, televizyon ve diğer araçlarda, iletim tek yönlüdür. Ancak, yeni medya araçlarında hedef kitle ile karşılıklı etkileşim mevcuttur.

Belli başlı yeni medya araçları mobil iletişim, Internet tabanlı medya, sosyal medyadır.
Yeni medya kavramı Türkiye’de son birkaç yılda kullanılmakla beraber, dünyada biraz daha geriye gidiyor. Türkiye’de en önemli bölümleri internet gazeteciliği, sosyal networkler(facebook, friendfeed, twitter) özellikle yeni hizmete giren mobil 3G teknolojisidir.

“Yeni” olarak belirttiğimiz kavram aslında mesaj değil, ortamdır. Tarih boyunca insanlar ve toplumlararası bir mesajlaşma olmuştur. En ilkel mağara duvarları yazılarından tutalım da günümüz son sürat teknoloji iletilen bilgiye kadar, temel amaç hep mesajın taşınması olmuştur. işte bu bağlamda bilginin taşınması “günümüz” itibarı ile “yeni” ortamlar ve mecralar ile taşındığından dolayı “yeni medya” kavramı ortaya çıkmıştır.

Yeni Medyanın Özellikleri


Yeni medyayı geleneksel medyadan farklılaştıran özellikler;

Yeni medyayla birlikte, hızı ve kapsama alanı geleneksel medyanın önüne geçen; düzeyi ve etkinliği sözlü iletişimdeki kadar olmasa bile, bilginin istenildiği anda seçilebildiği, adreslenebildiği, paylaşılabildiği ve geri bildiriminin anında yapılabildi­ği bir “sanal” etkileşim çerçevesi sunan; bilginin kolayca depolanabildiği çok bü­yük miktarlarda bir belleğe sahip yeni bir iletişim biçimi ortaya çıkmıştır. Bu ileti­şim biçiminin özellikleri çoklu ortam (multimedia), etkileşimlilik (interactivity), yayılım, sanallık (virtuality), kitlesizleştirme, asenkron olabilme onu geleneksel medyadan ayıran ve onun “yeni” olarak tanımlanmasını da sağlayan özelliklerdir.



Çoklu ortam (multimedia)

Bir basılı gazetenin içinde haberlerin görüntülerini görmek, seslerini duymak ya da televizyonda bir haber izlerken bir köşe yazarının o haberle ilgili yorumunu iste­nildiği an televizyon ekranından okumak etkili olabilirdi. Gerçekte bugün aynısı olmasa da bunlara benzer iletişim ortamlarıyla karşılaşmaktayız; tabii ki sayısal ile­tişim ortamlarının içerisinde.

Bütün bilgiler “bit”lerden oluştuğu zaman, yani sayısal olduğunda, farklı medya türlerini bir araya getirmek kolaylaşmaktadır. Çünkü sesler, görüntüler, metinler türdeş bir yapılanmayla aynı nüveye, 0 ve 1′lere, dönüşmüştür. Dolayı­sıyla bu bilgileri aynı iletişim ortamı ya da tek bir iletişim aracı içerisinde kul­lanmak mümkündür.

Çoklu ortam, çok sayıda iletişim aracı arasındaki bağlantıların etkileşimli tek bir iletişim ortamında ya da çok sayıda iletişim ortamı arasındaki bağlantıların etkile­şimli tek bir iletişim aracında gerçekleşmesidir. Ses, görüntü ve metin bilgileri bir bilgisayarda, bir CD-DVD ortamında ya da internet gibi bir ağ yapılanması üzerin­de kolaylıkla birleştirilip etkileşimli bir şekilde kullanılabilir.

İnternetin yanı sıra kablolu ve etkileşimli televizyonlar, IPTV, Mobil TV gibi yeni medya ortamları sayısal teknolojinin sağladığı çoklu ortam özelliği sayesinde seslerin, metinlerin ve görüntülerin birbiri içerisinde yapılandırılmasını ve etkileşimli kullanılmasını sağlayarak devrim niteliğinde bir gelişmeyi işaret etmektedirler.

Yeni medya, sayısal dünyanın bu özelliğini etkin bir şekilde kullanarak bugü­nün “3. nesil (3G) cep telefonları”nda en ileri düzeyine ulaşmıştır. Artık insanlar cep telefonları aracılığıyla nerede olurlarsa olsunlar ana terminallere bağlanıp bil­gi alışverişi yapabilmekte, internete bağlanabilmekte, televizyon izleyebilmekte, sadece ses, fotoğraf ve metin değil aynı zamanda hareketli görüntü iletimini de ko­laylıkla yapabilmektedir.


Etkileşimlilik (interactivity)

Bilgisayar sistemlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, “bir bilgisayar programı ile bir insan arasında oluşan diyaloğa” etkileşim denmiştir. Ancak tanım yeni iletişim tek­nolojileri ve yeni medyanın ortaya çıkışı ile biraz geliştirilmiştir: “İletişim sürecine etkileşim amacıyla katılmış, teknik düzenlemeler vasıtasıyla izleyici ve alıcının kay­nak olabilmesi veya program içeriği üzerinde kontrolünü arttırmasıdır.”

Buradan hareketle, alıcı ile kaynak arasındaki aracın kendisi bu etkileşimi anın­da ve karşılıklı olarak sağlamak için tasarlanmıştır. Böylece, kullanıcı, aracın üze­rindeki bilgiyi istediği anda ve istediği gibi denetleyebilmekte, bilgi kaynağına ge­ri bildirimini anında göndermekte ve böylece kaynağın alıcı, alıcının kaynak oldu­ğu sürekli çok yönlü bir iletişim sağlanmış olmaktadır.

Kimi uzmanlar insan ile bilgisayar ara yüzlerinin zaten doğal etkileşime sa­hip olduklarını söylerler. Bilgisayar klavyelerini ve farelerini kullanarak veri gi­rişi yapmak, program menülerini kontrol etmek etkileşim anlamına gelmekte­dir. Diğer taraftan, metinlerin yazılı dökümlerinin alınması, görüntülerin, vide­oların ve metinlerin ekranda izlenmesi, seslerin işitilmesi de etkileşimin veri çı­kış biçimleridir.

Diğer taraftan geleneksel medyadan farklı olarak yeni medyanın iletişim araç­larından olan Etkileşimli TV, İstediğini İzle, Öde ve İzle, Mobil TV gibi sistemlerde de aracı farklı şekillerde kontrol etmek mümkün olabilmektedir. Örneğin, istenilen içeriğin seçilmesi, istenildiği anda izlenmeye başlanması, istenildiği anda durduru­lup sonra tekrar devam edilebilmesi, içeriklerin çoklu ortam özelliklerinin kullanıl­ması, ticari işlemlerin yapılması, geri bildirimlerin anında araç üzerinden gönderil­mesi mümkün olabilmektedir. Böylece, geleneksel medyanın gazete, radyo, tele­vizyon gibi iletişim araçlarından farklı olarak alıcı ile verici arasında doğrudan et­kileşime sahip olan bir iletişim gerçekleşmektedir. Yeni medya sistemi bu etkile­şimlilik üzerine kuruludur ve doğrudan, alıcının isteklerini karşılayan bir mantık üzerinde işlemektedir.

Kısacası sayısal medyanın amaçlan çerçevesinde bakıldığında, etkileşim aşağı­daki üç özellikle tanımlanabilir;

1. E-postaların, çevrim içi (online) la flamaların ve konuşma gruplarının oluş­turduğu, basit bir internet ağıyla ve bilgisayar yazılımı aracılığıyla insanın sü­rekli ve etkileşimli iletişim içerisinde olduğu bir diyalog.

2. Cevap verme süresinin birkaç saniyeden daha uzun olmadığı eş zamanlı bir diyalog.

3. İzleyicinin ya da alıcının, izlediği medya içeriği üzerinde kontrolünün oldu­ğu bir iletişim ortamı.



Hipermetin (Bağlantılı metin)


Yunancadan türetilmiş olan “hiper (hyper)” kelimesi, üzerinde, ötesinde ya da dı­şında anlamını taşımaktadır. Hipermetin, bir metnin kendisinin üstündeki, ötesin­deki ve dışındaki diğer metinlere bağlantılar ağı sağlayan metindir. Bunu anlaşılır kılmak için akademik alandan örnek verilebilir; bir akademik çalışmada gelenek­sel anlamıyla dipnotlama, indeksleme ya da kaynakçalar ve sözlükler, diğer bir de­yişle bir kitabın yol gösterici araçları, hipermetnin öncülleridir.

Bilgisayar teknolojisinin gelişimi içerisinde bakıldığında da, herhangi bir sözel, görsel ya da işitsel bilgi, kendi içerisinde, başka bilgileri ağ bağlantısı yoluyla işa­ret ediyor ve bunlara ulaşım olanağı veriyorsa bir hipermetindir. Hipermetin, me­tinlerin birbirine bağlanmasını sağlayan bağlantıları (link) kullanarak kişinin bilgi­ye, kendine özgü yollarla erişmesine imkan tanıyan bir yapıdır ve tümüyle etkile­şimli olarak kontrolündedir. Örneğin, internet üzerinde, farklı bilgisayarlar üzerin­deki sayfaların birbirleriyle bağlantısı vardır. Bu bağlantılara tıklandığı zaman bir başka web sayfasına ulaşılır. Bu şekilde içinde başka sayfalara bağlantı içeren do­kümanlara hipermetin (hypertext) adı verilir. Bu bağlantıyı sağlayan objeye de hi­permetin bağı (hyperlink) denir. Hipermetin bağı, yazı ya da grafik bir öge olabi­lir. Hipermetin yapı, web ortamına etkileşimli bir yapı kazandırmıştır. Dünya üze­rinde farklı sunucularda bulunan web sayfalarının birbirine hipermetin bağı ile bağlanmasıyla dünyayı saran, küresel bir yapı oluşur.

Sayısal olarak kodlanmış bir metnin herhangi bir parçası kolaylıkla sayısal olan başka bir metne ya da parçaya geçiş yapabilir. Böylece bir metnin her bir parçası okuyucu ve alıcıdan eşit uzaklıkta olabilir. Geleneksel video gibi analog bir sistem­de, kayıtlı manyetik bandın 10. dakikasındaki bir görüntüye ulaşmak için makara­nın o görüntüye kadar ileri ya da geri sarılması gerekir. Halbuki bu bilgi sayısal olarak kodlandığında görüntüye ulaşmak “anlık” bir sürede olacaktır. Böylece tüm sayısal teknolojilerde herhangi bir yerdeki herhangi bir bilgi başka bir konumda yapılanmış bir bilgiye bir bağlantı (link) aracılığıyla anında ulaşabilir.

Yeni medyanın çoklu ortam, hipermetin, etkileşim gibi başlıca özellikleriyle birlikte analog içeriğin sayısala dönüşmesi kitle iletişiminde farklılıklar yaratırken, kimi özellikler ise geleneksel biçimlerle benzerlik göstermektedir.

Web Sitesi


Web sitesi, web üzerindeki sayfalar; metin, görsel ve animasyon şeklinde ziyaretçisine bilgi aktaran veya hizmet sunan sayfaların tümünü kapsayan bir doküman topluluğudur. Ziyaretçiler bir web sitesine, HTTP veya HTTPS protokollerinde aşağıdaki bileşenlerden oluşan benzersiz bir adresi kullanarak erişirler:

www : World Wide Web

alanadi : Domain Name Domain_Name_System : alan adı

com : TLD Top Level Domain yani üst seviye alan adı

Bu adres gerekli dosyalara ulaşımı ve sergilenmesi sağlanarak ziyaretçiye görsel sunum şeklinde hizmet verir. Ayrıca web siteleri çok güncel kullanılmamasına rağmen özel bir ip adresinden de sergileme hizmeti verir.

Web sitesi türleri

Bir Web sitesi statik veya dinamik olabilir:

Statik web sitesi

Statik bir Web sitesi, monoton veya az güncellenen sitelerdir. İçerik sık bir şekilde değişikliğe uğramaz. Genellikle uzun süre değişiklik olmayacak olan sitelerdir. Ziyaretçi veya üye katkısı yok denecek kadar azdır. Site tamamen siteyi oluşturan kişi tarafından düzenlenebilir. Statik Web sitesini oluştururken;

HTML

XHTML

DHTML

CSS

SWF

JAVASCRIPT ve hatta JQUERY kullanırız.

Yazılım Dilleri İle Sayfa Mizampajı ve Navigasyonu

Photoshop ve FIREWORKS gibi görsel grafik editörleri kullanarak mizanpajlar da kullanılarak GIF, JPEG ve PNG formatlarındaki görsel dokümanlar ile ziyaretçinin tarayıcılarında izlenmesi sağlanır.

Statik web sayfası/sayfaları, sayfaları oluşturan birey tarafından değiştirilmedikçe herhengi bir güncellemeye maruz kalmayarak en son yapılandırıldığı gibi bilgi veya görsel sunum aktarımı sağlar

Dinamik Web Sitesi

Dinamik bir Web sitesi, her kullanıcı için ya da her ziyarette özel olarak oluşturulabilir. Dünya üzerindeki her kullanıcı, bir siteye kendi kullanıcı adıyla girdiğinde diğer kullanıcılardan farklı bir içeriğe erişebilir. Bu farklı içerik, Web sitesinin renkleri, teması, müzikleri, sitedeki yetki derecesi vb. şeklinde olabilir. Günümüz internetindeki popüler siteler dinamik sitelerdir. Bu dinamikliği oluşturmak için dünyada kullanılan farklı diller vardır.

Dinamik bir Web sitesinde kullanılabilen dillerden bazıları şunlardır:

ASP.Net

ASP

PHP

JSP

CFM

Sayfaların dinamik, yapımcı veya ziyaretçi tarafından sürekli güncellenebilir olmasını sağlayan bu yazılım dilleri; yapımcı ve yazılım dillerinin geliştiricileri tarafından sağlanan yenilikler ile kendilerini geliştirmektedir.

Microsoft firması tarafından geliştirilen ASP.Net ve ASP nin belli bir kesim tarafından kabul edilip kullanılmasının yanı sıra günümüzde PHP olarak adlandırılan ve belide en çok kullanlan betik ve programlama dili de bir hayli yaygın olarak kullanılır.

Sayfalardaki içeriğin dinamikliği için bu kullanılan yazılım dillerine yardımcı ve hatta tüm sayfaların dinamik bir şekilde kullanılmasını sağlayan JavaScript, Jguery, Flash, Silverlight gibi gerçek zamanlı veri akışı dillerde kullanılabilir.

2008 yılı başlarında Web 2.0 adlı bir kavram doğmuştur. Bu kavram yeni nesil web sitesini ifade eder. Hız ve kodlama olarak çok değişen bir şey olmamakla beraber; renk uyumu, daha zarif geçişler, yuvarlak köşeler, kontrast renklerin bir arada bulunması gibi kombinasyonlarla oluşturulan sitelerdir.

Blog nedir?

Blog, genellikle güncelden eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayınlandığı, web tabanlı bir yayını belirtir. Çoğunlukla her gönderinin sonunda yazarın adı ve gönderi zamanı belirtilir. Yayıncının seçimine göre okuyucular yazılara yorum yapılabilir. Yorumlar, blog kültürünün çok önemli bir dinamiğidir; bu sayede yazar ve okuyucular arasında iletişim sağlanır. Bunun dışında, geri izleme (trackback) mekanizmasıyla, belirli bir yazı hakkında yazılan diğer yazıların belirlenebilmesi de mümkündür.

İlk bloglar elle yazılıp güncellenirken, bugün bu iş için özel yazılmış yazılımlar kullanılmaktadır. Bu yazılımlardan bazıları bir blog servisi sağlayıcı sitenin alt alan adları olarak yaratılabilen, bazıları ise kullanıcının kendi sunucusuna kurup çalıştırması gereken yazılımlardır.

Blogun Geçmişi
Blogların içeriği geleneksel internet içeriğinden farklılık gösterdiği için sadece bloglar için kurulmuş özel indeksleme mekanizmaları ve arama motorları bulunmaktadır. Technorati en başarılı blog teknolojilerinden biridir. Ayrıca Google Blog Search adında bir blog arama motoru işletmektedir. 2005 yılında Verisign tarafından satın alınan Weblogs.com, dünyanın en büyük blog ping servisi olarak tüm internet indeksleme mekanizmalarına veri sağlamaktadır.

İnternet ile ilgili ciddi bir araştırma kurumu olan Jupiter Research'ün 2005 yılında yaptığı bir araştırmasına göre, blog sitesi sahiplerinin yarısının yıllık geliri 60.000 doların üstünde; blog okuyanların %60'ı erkek ve blog okuma alışkanlığı olanların %73'ü 5 yıldan uzun süredir internet bağlantısına sahip. Blog okuyanların %28'i blog okumak için RSS kullanıyor. 2005 sonunda yapılan başka bir araştırmaya göre de internet kullanıcılarının %38'i blog kelimesinin anlamını bildiklerini, %27'si ise blog okuduklarını belirtmiştir

Blogların kullanımı 1999 yılında Blogger'ın bu hizmeti vermeye başlaması ve kısa süre sonra bunu ücretsiz hale getirmesi ile yaygınlaşmıştır. 2003 yılı Şubat ayında Google, Blogger'ı satın aldı ve Google araç çubuğuna, ziyaret edilen sayfanın adresini doğrudan bloga girmeyi sağlayan 'Blog This!' tuşu yerleştirdi. İngilizce bilen çoğu kişi ilk defa bu düğme sayesinde bloglar ile tanışmıştır.

Blogger ile aynı zamanlarda kurulan LiveJournal, sadece belirli kişilerin okumasına izin verilebilen blog sayfaları sağlayarak popüler olmuş bir blog sitesidir. Halen en çok blog yaratılan sistemlerden biri olan LiveJournal, yazdıklarını herkesle paylaşmak istemeyen ve grup bağlarına önem veren kişiler tarafından tercih ediliyor.

Blog türleri

Kişisel
İnternet üzerinde bireysel olarak oluşturulan, genel veya belli bir odak noktası olan blog çeşididir. Büyük oranda blog yazarının ismini veya takma adını alırlar. Yazarın bireysel günlüğü olmak dışında gündemi kendi kalemi ile yansıttığı ortamdır. Bu tür bloglar çok fazla deneyimi olmayan kişilerin bile kullanabileceği ve sayfalarını düzenleyebileceği yapıdadır ve daha çok günlük olarak kullanılırlar. Kişilerin günlük yaşamda yaşadıkları olayları, karşılaştıkları durumları okurlarıyla paylaşmasını sağlar. Bloglarda en fazla rastlanan türdür. Kişisel bloglar özelliklede son dönemde oldukça büyük yaygınlaşma göstermiştir.

Temasal
Bir alanda yazılan gönderilerin yer aldığı, belirli bir konuda uzman kişilerin yazdığı ve düzenlediği bloglardır. Politika, pazarlama, yemek, internet, ekonomi, tasarım, fotoğraf,programlama dilleri, blogger temaları ve benzeri konularda odaklanmış bloglar bulunmaktadır. Türkçe olarak yayınlanan bloglarda en fazla ilgiyi yemek ve blogger eklentileri konulu bloglar çekmekte, sayı olarak ise bilgisayar blogları göze çarpmaktadır.

Topluluk

Üyelik sistemine sahip olan ve bu üyelerin yazdıkları gönderilerden meydana gelen bloglardır. Komünite olarak da adlandırılan bu türdeki blogların çoğu kendi sunucularındaki blog yazılımını kullanmaktadır. Tarihsel olarak ise, LiveJournal'da oluşan bir kültür mirasını devam ettirmektedirler..

Kurumsal
Şirketlerin kendileri ile ilgili haber ve duyurularını daha samimi bir şekilde halka açtıkları bloglar dünyada ve iş hayatında giderek önem kazanmaktadır. Türkiye'de az sayıda olsa da bazı şirketler şirket bloglarını hizmete sunmaya başlamıştır. Aslında yeryüzündeki akım, şirketin doğrudan değil, samimi karakterdeki bazı çalışanların desteklenmesi yoluyla bloglamaktır. Hatta en ünlü şirket bloglarını tutan Microsoft çalışanları, samimiyetlerine inandırmak için ara sıra rakip firmaların ürünlerini de övmekte, reklamını yapmaktadır.

Blog Konferansı
2008'deki Blog Konferansı 2008

Blog (Ağ Günlüğü) Konferansı 2007 yılında Microsoft Türkiye ana sponsorluğunda düzenlenen ve Türk blog yazarlarının buluştuğu organizasyondur.

İlk toplantı 6 Kasım 2007 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi'nde gerçekleştirilmiş, Microsoft Türkiye Genel Müdürü Çağlayan Arkan gibi konuşmacılar yer almıştır.

2008 yılında ikincisi olarak yapılan Blog Konferansı ile birlikte aynı zamanda Microsoft'un düzenlemiş olduğu Blog Ödülleri'de düzenlendi. Galatasaray Üniversitesi Bilişim Kulübü'nün desteği ile Konferans ve Blog Ödülleri, Galatasaray Üniversitesi Coşkun Kırca Salonu'nda gerçekleşti. Konferansta Türk blog dünyasından birçok kişi konuşma yaptı. Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Vedat Çakmak ve Microsoft Türkiye Teknoloji Pazarlama Yöneticisi Nuri Çankaya gibi isimlerde konuşmacılar arasında yer aldı.

Organizasyonun ana sponsoru Microsoft olmak üzere Vestel, Blograzzi, Kurumsal Haberler, Vodaco, MediaCat, Fikri Mühim,Galatasaray Üniversitesi Bilişim Kulübü, Ofis.net ve MDM Bilişim gibi firmalar yapmıştır.

Sosyal Medya ile Geleneksel Medya Arasındaki Farklar

Sosyal medya, geleneksel medyaya göre de bir takım farklılıklar gösterir ki bu farklılıklar günümüzde sosyal medya üzerine ilerleyen dijital marka iletişiminin, markaların neden sosya l medyada yer alması gerektiğinin de sebeplerini oluşturur.

Sosyal medya ile geleneksel medyanın farklılıkları:

- Sosyal medyada reklam hedeflemesi çok daha keskindir. Örneğin; Bir şirketin hedef kitlesinde 18-25 yaş grubu, bekar, erkek, üniversite mezunu, pop müziğe ilgi duyan kişiler olduğunu varsayarsak bu hedeflemelerin tamamını Facebook reklam hedeflemeleriyle yaparak direkt bu kişilere ulaşılabilir. Geleneksel medyanın aksine sadece bu hedeflemedeki kişilere ulaşıldığı için bu hem maliyet hem zaman tasarrufu demektir fakat geleneksel medyada reklam veren bir şirket hedefleme olarak en fazla TV kanalı, reklam saati, TV programı hedeflemesini reyting sonuçları ışığında yapabilir. Günümüzde reyting sonuçları Türkiye’de de sağlıklı olarak ölçülemediği için geleneksel medyaya reklam veren şirketlerin aklında her zaman ‘’acaba doğru hedeflemede miyim?’’ şeklinde bir soru yer almalıdır.

- Sosyal medyada maliyet geleneksel medyaya göre daha düşüktür. Bir blog açan, bir Twitter hesabı açan herkes sosyal medya üzerinden yayın yapabilir. Ürettiği veya paylaştığı içeriğin kalitesine ve ilgi çekiciliğine göre milyonlara ulaşabilir. Bu tip kişilere sosyal medyada ‘’fenomen’’ adı verilir ve dijital marka iletişimi yapan veya yapmayan şirketler bu kişilerin etki alanı genişliğini kullanarak kendi mesajını yaymak veya herhangi bir algı değişikliği oluşturmak istemektedir.

- Geleneksel medyanın araçlarını yani bir gazetenin köşesini ya da bir reklam alanını kullanmak için belli bir statüde, belli bir eğitimde olmanız; veya belli bir şirket arkasında olmanız gerekmektedir. Ancak sosyal medyada üstte de belirtildiği üzere yayın yapmak isteyen herkes yer alabilir. Herhangi bir eğitim gerekliliği bulunmamaktadır. Fakat bu da sosyal medyada çoğu zaman maalesef bilgi kirliliğine de yol açabilmektedir.

- Geleneksel medyada bir haber oluşturulduktan sonra değiştirilemez ancak ertesi gün düzeltmesi yayınlanabilir. Fakat durum sosyal medyada böyle değildir. Yanlış bir blog yazısı yazılırsa neredeyse hemen güncellenebilir. Tabii bu durumda, aleyhinizde içerik arayan rakipleriniz, düzeltilmemiş blog yazısının ekran görüntüsünü alarak sosyal medyada paylaşarak bu konuya daha çok ilgi çekmek isteyebileceği de unutulmamalıdır.

- Geleneksel medyanın okuyucuları, bu medyadaki herhangi bir haberle, haber yazarıyla anlık olarak iletişime geçemez. Okuyucu, yazara e-mail gönderip sadece bu okuyucu ve yazar arasında bir etkileşim olacak şekilde iletişime geçebilir. Fakat sosyal medyada okuyucu bir yazarın yazısına kendi yorumunuzu ekleyerek Twitter veya Facebook hesabında paylaşabilir; o yazının altına yorumunu ekleyebilir ve hatta yazar sayfasında Facebook yorum eklentisi kullanmışsa bu yorumunu kendi Facebook profilinin duvarında otomatik olarak paylaşarak tüm Facebook arkadaşlarının haberdar olmasını sağlayabilir.

- Geleneksel medyada iletişimde yayınlanan bir habere etki günler haftalar sonrasında gelebilmektedir. Bu da bu medyanın ne kadar statik bir yapıda olduğunu göstermektedir. Ancak haber geleneksel ya da sosyal medyada yayınlansa bile bu habere sosyal medyada anında tepki verilebilir. Tepki amacıyla yazılan yazılar Twitter’da ve Facebook’ta yüzlerce hatta binlerce defa paylaşılabilir. Twitter’da konuya ilgi çekmek isteyen etki alanı geniş insanlar tarafından hashtag (etiket) oluşturulup gündeme (trend topic) taşınabilir. Böylelikle konuyla hiç ilgisi ve bilgisi olmayan kişiler tarafından da maalesef bu öğrenilebilir


Geleneksel Medya Ve Sosyal Medya Birbirini Nasıl Besliyor?

İnsanlar arası iletişim; bilgi, duydu, düşünce, tutum ve kanallarla davranış biçimlerinin kaynak ile alıcı arasındaki bir ilişkileme yoluyla bir insandan (insanlardan) diğerine (diğerlerine) bazı oluklar kullanarak ve değişim amacı ile aktarma sürecidir. İletişim kurmadaki temel amacımız karşımızdaki kişiye anlaşılabilir mesajlar göndermek ve karşı tarafın tutum ve davranışlarında değişiklikler yaratmaktır. Medyanın çıkış noktası da aslında mesaj verdiğimiz kişinin tutum ve davranışlarında değişiklikler yaratma isteğinden gelmektedir. İnsanların varoluşlarından itibaren gereksinim duydukları bir içgüdü olan ‘’iletişim kurma ‘’ isteğinin temelinde bile tutum değiştirme içgüdüsü yatmaktadır. Medya bunun en kolay yapılabilecek yolu olarak düşünülebilir. Geleneksel medya araçlarından radyo, televizyon, gazete, dergi kitlelere ulaşma açısından kullanılan ve insanların bilgi alma isteklerini karşılayan iletişim kanallarıdır.

Bu bağlamda gazeteler ilk ortaya çıkışları itibari ile yereldirler. Ancak taşıdıkları gücün farkına varılması onlara ulus devletin siyasal sınırları içerisinde birlik ve beraberliği sağlamak üzere ulusal bir dil ile ulusal kimliğin inşası gibi önemli bir misyon yüklenmesine yol açtı. Sonraları aynı misyonu ortaya çıkış sırasıyla radyo ve televizyon üstlendi.

Radyo, televizyon, gazete ve dergi kullanımının yaygınlaşması ve ulaşılabilirliğinin kolaylaşması nedeni ile insanların bilgiye ulaşmak, gündemi takip etmek için bu mecraları kullanmaya başlaması geleneksel medyanın gücünü her geçen gün artmasını sağladı ta ki Dünya’da ve Türkiye’de internet kullanımın yaygınlaşmaya başlaması ve yeni iletişim teknolojilerinin ortaya çıkmasına kadar. İnsanlığın geliştirdiği teknolojilerin ciddi maliyetleri vardı ve o maliyetleri karşılamak önemli çaba gerektiriyordu. Örneğin bir televizyon, radyo kanalı yada gazetenin yayın yapabilmesi ve bunun sürekliliğini sağlayabilmesi hatta marka olabilmesi için gereken maliyetler oldukça yüksekti. İnternet bu bağlamda giderek ucuzlayan bir iletişim teknolojisi olması nedeni ile kendi pazar payını giderek genişletmeye başladı. Bu genişlemeyle birlikte yeni bir medya mecrası ‘’Sosyal Medya ‘’ tanımı da ortaya çıktı. Sosyal medya; özünde diğer kişilerle internet üzerinden sohbet etme becerisi, insanların kendilerini yüz yüze iletişime oranla daha rahat hissetmeleri hatta farklı farklı kimliklere bürünebilmeleri sebebi ile hızla yayılmaya ve yeni bir mecra olmaya başladı. Hatta sohbet ettiğiniz paylaşımda bulunduğunuz insanlar giderek sizin pazarınız, müşterileriniz, meslektaşlarınız olmaya başladı. Sosyal medyanın bu şekilde de kullanabildiğini fark eden şirketler, markalar bu mecrayı hem şirketlerini tanıtmak hem reklam yapmak hem de müşterileriyle empati kurarak ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kampanyalar başlatmaya başladılar. Kendini küçük ölçekli bir işletme olarak tanımlayan bir firma bile sosyal medyanın gücünü kullanarak kendini çok daha fazla müşteriye ulaştırabildi.

Şuanda sosyal medya ve geleneksel medya arasındaki tanımların farklı olmasına, sosyal medyanın geleneksel medya önüne geçtiğinin söylenmesine ve geleneksel medya ve sosyal medya arasında haber paylaşımında bir takım sıkıntılar yaşanmasına rağmen aslında birbirlerini besleyen, destekleyen ve büyümelerini hızlandıran iki medya alanı. Geleneksel medyanın beslenmesine en büyük katkıyı sağlayan televizyon şuanda twitter ve facebook’u da beslemekte. Özellikle çok fazla izlenen diziler ve tv programları hashtag kullanarak hem sosyal medyada bu programların konuşulmasını sağlıyor izleyici sayısını arttırıyor hem de bu programları izleyen kişilerde bu hashtagleri gördüklerinde sosyal medyada ne konuşuluyor


Merakından twitter ya da facebooka giriyor hata bazen yeni bir hesap açıyor. Köşe yazarlarının da sosyal medyada ilgi görmesi öncesinde yazdıkları gazetelerdeki köşe yazılarından kaynaklanmakta. Zaten var olan okur kitlelerinin dışında sosyal medyada da yazılarını paylaştıkları için hem var olan okurlarına hem de yeni okuyucu kitlesine bu şekilde ulaşabiliyorlar. Aynı şekilde ünlü kişilerinde tanınırlıkları geleneksel medya ile başlıyor ve sosyal medyada bu sayede bir sıfır öne geçiyorlar. Kimseye sosyal medyada kendilerini tanıtmak zorunda kalmıyor var olan çizgilerini korumaya çalışıyorlar. Sosyal medya erişilebilirliğinin kolay olması, bu mecrayı kullanmak için herhangi bir yeterliliğe sahip olmanın gerekmemesi sebebi ile bir adım önde gibi görünse de geleneksel medyanın beslenmesine en büyük katkısı olan televizyonun yerini alacak gibi görünmüyor ta ki internete bağlanabilen televizyon kullanımın artmaya başlamasına kadar.







Sosyal Panda Blog | Kaynak Gösterilmeden Yayınlanamaz.

Oğuzhan Koç

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Facebook Twitter'a Mı Özeniyor ?

Henüz sadece bazı ABD'li mobil site kullanıcılarının erişebildiği "Trending Topics" uygulaması "Facebook Twitter'laşıyor mu?" sorularını gündeme getirdi.

HASHTAG'DEN SONRA VERİFİKASYON UYGULAMASI GELMİŞTİ
 
ABD'de son bir aydır Facebook ile Twitter karşılaştırılarak Facebook'taki değişim ve Twitter'la benzeşen yönler tartışılıyor. Bu benzerliğin en son örneklerinden biri de ünlü Facebook kullanıcıları için resmi hesap göstergesi sağlayan "verifikasyon sistemi" olmuştu.
Facebook, Twitter'daki gibi hashtag uygulaması da başlatmıştı.

                  Soyal Panda

6 Ağustos 2013 Salı

Promoqube Kurucu Ortagı Korhan Kurt'a Sizler Için Sorduk


İşte Cevaplar :


Sosyal Medya'nın Türkiye'deki kitlesi her 
geçen gün artıyor. Sizce bu durumun 
avantajlı ve dezavantajlı yönleri nedir?

Sosyal medyanın şekillendirdiği yeni dijital iletişim dünyası her geçen gün büyüyor. Sosyal medyada markalar hakkında konuşulma miktarı son bir senede %100'den daha fazla arttı. Kriz dönemlerinde ise artış çok daha büyük oluyor. Bu devasa kullanıcı sayısı ve dikkat payı, beraberinde fırsat ve tehditleri getiriyor. Birçok marka hedef kitlesi ile çok daha farklı, yaratıcı ve verimli şekilde ulaşabilme yolları bulurken yine bir çok markanın iletişim krizleri sosyal medya kanalları ile bir anda saman alevi gibi yayılabiliyor. Gerek Facebook gerek Twitter'a baktığımızda artık üniversiteler bile öğrenci çekmek için sosyal medyayı kullanıyor.
Sosyal Medya dediğimiz olayın reklam sektörüyle bu kadar entegre olmasını bekliyor muydunuz?
Basitçe, 10 tane genç bir yerde toplandığında hemen bir pazarlamacı o topluluğa bir markayı satmaya çalışır. Pazarlamanın gözde çocuğu sosyal medya olduğuna göre pazarlama dünyasının aktörlerinin de en önemli silahları ile -ki o da reklamdır- bu alanda yer alması gayet kaçınılmazdır. Bunu elbette bekliyordum. Ancak sosyal medyada bazı farklı kurallar var. Markalar sosyal medyada sosyal medyanın dilini kullanmak zorundalar ve bu yeni dünyada o potansiyel müşteri markaların az, kendisinin çok konuşmasını istiyor. Birazda sizden soralım; PROMOQUBE neler yapar ?
Promoqube, sosyal medya çağının pazarlama ajansıdır. 2010 yılında değişen internet ikliminde markalar için nasıl faydalı oluruz sorusunu cevaplamak için kurulan Promoqube; kısa sürede Türkiye’nin en saygın kurumlarının 50’den fazla markasına sosyal internet çağında dijital marka iletişim hizmeti veren lider bir ajans haline gelmiştir.
Herkesin birbirine bağlı olduğu sosyal network çağında pazarlama çok farklıdır. Promoqube, sosyal network çağının pazarlama uzmanıdır. Detaylara hakimdir ve her gün değişen yenilikleri pro-aktif olarak takip eder, bu çağın iş yapış biçimini ve araçlarını kullanarak pazarlama stratejilerini geliştirir, sonuç almalarını ve pazarlama amaçlarına ulaşmalarını sağlar. Promoqube sosyal networkler dünyasında pazarlama çözümleri sunar. Markaların sosyal networkler dünyasında en fazla geri dönüşü alması için stratejiler, kampanyalar ve özel projeler geliştirir. Sosyal medya çağında markanın güçlenmesi ve sonuç alması için dijital koçluk hizmeti sunar.

Staj imkanlarınız nasıl? Stajyerlerde nasıl nitelikler 
ararsınız?


Bu soruyu naçizane bir kaç tavsiye ile yanıtlamak istiyorum

İşte ilk tavsiyem: İşe alacağımız kişinin sosyal medya hesaplarını inceleriz!
Özellikle öz geçmisini yollayan kişilerin öz geçmişlerinde sosyal medya hesaplarının linklerinin olmasını çok önemserim. Genellikle hesaplarına girer bakarım. (İş veya başvurusu yapan kişilere buradan bir tavsiye, sosyal medya kendiniz hakkında izler bıraktığınız bir yerdir, daha önceki iş yerine, patronuna yada arkadaşlarına sosyal medya hesapları vasıtası ile mesajlar veren, kişisel ilişkilerindeki duygu durumunu negative-agresif mesajlar ile sosyal medyada paylaşan, mesai saatleri içerisinde 100’lerce tweet atacak boş vakte sahip birisi iseniz, hakkınızda ön yargılı olabilirim.)
İkinci tavsiyem; Bizi şaşırt! Aldığımız başvuruların çoğunda başvurulan pozisyon sosyal medya uzmanlığı. Ancak yaptığımız görüşmelerde sosyal medya uzmanı olarak başvuran arkadaşların bir çoğu bizi şaşırtacak en ufak bir bilgi dahi paylaşamıyor. (4-5 sosyal medya hesabı kullanıyor olmak, 2-3 sosyal medya magazine sitesini takip ediyor olmak ve sosyal medyadaki geleceği farkediyor olmak açıkcası Promoqube çalışanı olmak için yeterli değil.) Gerçekten bu işi istiyorsan görüşmeye hazırlıklı gel ve bizi şaşırtacak bir fikrin yada önerilerin olsun. Üçüncü tavsiyem; Bizi tanı. Promoqube sosyal medya kanallarını sık kullanan bir dijital pazarlama ajansı ve kıblesi verimlilik. Bizde yanar döner tasarımlar, oyuncaklı işler, büyük medya bütçelerini arkasına almış projeler bulamazsın. Bizim projelerimizi belkide sosyal medya sitelerinde “woow ne yaratıcı iş” yorumları ile okuyamazsın. Çünkü biz toplantılarda müşterinin karşısında değil yanında otururuz. Onun parasını kendi paramız biliriz. Kendi markamız için yapmayacağımız projeyi müşterilerimize önermeyiz. Kurulduğumuz günden bu güne mühendis kafalı, hesap verebilir işler yapan bir şirket olduk. Bu nedenle belkide sektörün en hızlı büyüyen şirketiyiz. Bizimle çalışmak istiyorsan sosyal medyayı değil, önce pazarlamayı ve pazarlama faliyetlerinin esas amacını bilmen gerekiyor.


Sosyal PANDA